Emine Erdoğan “Bir Umut, Bir Ufuk” projesinin açılış programına katıldı

Emine Erdoğan “Bir Umut, Bir Ufuk” projesinin açılış programına katıldı
Yayınlama: 27.05.2017
Düzenleme: 27.05.2017 10:37
1
A+
A-

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Toplumsal Gelişim Merkezi Eğitim ve Sosyal Dayanışma Derneği (TOGEMDER) tarafından hayata geçirilen “Bir Umut, Bir Ufuk” projesinin açılış programına katıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, TOGEMDER tarafından hayata geçirilen “Bir Umut, Bir Ufuk” projesinin açılış programına katıldı. Sultanbeyli’deki Mülteciler Toplum Merkezi’nde yapılan programa Erdoğan’ın yanı sıra İstanbul Valisi Vasip Şahin’in eşi Şeyma Şahin,Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, İstanbul İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ın eşi Müberra Çalışkan Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin ve çok sayıda kadın katıldı. Program İstiklal Marşı ile başlayıp mülteci kadınların yaşadıklarını anlatan sinevizyon gösterisiyle devam etti. Proje kapsamında, Suriyeli kadınların mesleki eğitim almaları, psikolojik destek görmeleri istihdam sağlanması ve topluma uyum sağlamaları alanlarında çalışmalar yapılacak.

Hüseyin Keskin: Mülteci sorunlarına önem veriyoruz

Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin de yaptığı konuşmada, “TOGEM-DER’i bizler, bugüne kadar hayata geçirdiği sosyal sorumluluk projeleriyle, Türkiye’ye farklı bir bakış açısı kazandırmış, geçmişten gelen yardımlaşma kültürümüzü geleceğe taşıyan çalışmalara imza atan ve üstlendiği misyonu layıkıyla yerine getiren, kıymetli bir sivil toplum kuruluşu olarak görüyoruz. Burada hayata geçirilen ‘Bir Umut Bir Ufuk’ projesinde TOGEM-DER bir dünya gönüllüsü olduğunu ve sadece Türkiye ile sınırlı kalmayan bakış açısıyla, insanlara el uzattığını görüyoruz. Çalışmalarından dolayı başta Sayın emine Erdoğan hanımefendi olmak üzere, TOGEMDER başkanı Sayın Saadet Gülbaran hanımefendi ve tüm ekibine yürekten teşekkür ediyor, toplumumuzda olan yardımlaşma kültürünün, tüm dünyaya örnek olmasını rabbimden niyaz ediyorum. Türkiye ve necip milletimiz, bölgesinde yaşanan hiç bir olaya bugüne kadar sessiz kalmadı. Bugün Suriye’de yaşanan iç savaş nedeniyle yerlerinden edilen, ülkemizin şefkat ve merhamet iklimine göç eden Suriyeliler gibi, bizler aziz Anadolu’nun topraklarını; dil, din, ırk, mezhep ayrımı yapmadan her zaman mazlumlara açtık ve gönül kapılarımızı kapatmadık. Sultanbeyli Belediyesi olarak, mülteci sorunlarına önem veriyor, ulusal, uluslararası vakıf ve yardım kuruluşlarından aldığımız destekle, yaralarını sarmaya çalışıyoruz. İlçemizde 25 bin civarında misafirimiz bulunuyor. Bizler Sultanbeyli’de faaliyet gösteren kamu ve sivil toplum kuruluşlarımızla koordineli bir şekilde, bütüncül bir yaklaşımla, çözüm odaklı adımlar attık ve atmaya da devam ediyoruz. 2014 yılında kamu ve STK’larımızla yaptığımız çalıştaylarla bir çatı dernek oluşturduk. Ardından mülteciler toplum merkezimizi faaliyete geçirdik ve burada; sağlık, eğitim, insani yardım, meslek edindirme kursları, dil kursları, fizik tedavi ve rehabilitasyon, psikolojik destek, hukuki danışmanlık, barınma, istihdam, anaokulu gibi, bir insanın yaşarken neye ihtiyacı varsa hepsini mültecilere sağlamaya gayret ediyoruz” dedi.

“Devletler arası politikalardan sıyrılıp dostluk eli uzatıyoruz”

Konuşmasında Türkiye’nin mültecilerle ilgili yaptığı çalışmalara yer veren Emine Erdoğan, “Suriyeli mülteci kardeşlerimiz için projelendirilen “Bir Umut Bir Ufuk” programının hayırlara vesile olmasını diliyorum. TOGEM-DER’i bu vesileyle tebrik ediyorum. Yürüttüğü birçok sosyal sorumluluk projesine bugün yenisini ekliyor. Son derece önemli bir konuda öncü bir çalışma yapıyor. Sultanbeyli Belediyesi başta olmak üzere emek veren herkesi kutluyorum. Toplumun tüm dezavantajlı kesimleriyle olduğu gibi Türkiye’nin sosyal gerçeklerinden biri olan mülteciler konusuyla da yakından ilgileniyoruz. Karanlığa sövmek yerine bir mum yakmaya çalışıyoruz. Kurşun ve bombalardan, devletler arası politikalardan sıyrılıp hayatta kalan kardeşlerimize dostluk eli uzatıyoruz. Ne yazık ki 6 yıldır süren Suriye iç savaşı ardında bir milyona yakın ölü yerinden yurdundan edilmiş milyonlar geleceği karartılmış çocuklar bıraktı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk halkı olarak bizler 3 milyon mülteciye kucak açtık. Soframızı evimizi paylaştık. Sokaklarımızı şehirlerimizi paylaşıyoruz. Artık Suriyeli komşularımız iş arkadaşlarımız var. Fakat bu süreci planlı şekilde yürütmemiz gerekiyor ki mağduriyetler azalsın, toplumsal uyum ortaya çıksın. Özellikle savaşın kadınların sırtına yüklediği yükü hafifletmek istiyoruz. Dil eğitimi toplumsal yaşantıya uyum sağlamamın yeğene yoludur. Yeterli ve etkili iletişim birçok sorunu çözer. Bir umut bir ufuk projesinin ilk aşamasının dil eğitimine yoğunlaşması son derece isabetlidir. İstanbul’da pilot bölgelerde başlayan proje toplamda bin kadına önce Türkçe eğitimi verecek ardından mesleki eğitimle Suriyeli kadınları iş hayatına dahil edecektir. Bu aynı zamanda mülteci kardeşlerimizin Türk ekonomisine katkı sağlamasına imkan verecektir. İş piyasasına erişim sığınmacı entegrasyonun en temel dinamiğidir. İŞKUR, Milli Eğitim Bakanlığı ve yerel yönetimlerle iş birliğiyle inşallah bu en güzel şekilde sağlanacaktır. İnanıyorum ki bu proje uluslararası mecralarda da farkındalığa vesile olacaktır. Mültecilik ve doğurduğu sosyal problemler tüm dünyanın meselesidir aslında. Dünyada yaklaşık 60 milyon mülteci olduğu biliniyor ve her gün yenileri ekleniyor. Entegrasyon politikaları geliştiriliyor. Hukuki zeminde çözümler aranıyor. Fakat mülteci meselesi sadece ekonomik ve siyasi bir mesel değil, ahlaki ve insani bir meseledir” diye konuştu.

“Göç insanlık tarihi kadar eskidir”

Türkiye’nin mültecilere yaklaşımının kardeşlik hukuku çerçevesinde olduğunu kaydeden Erdoğan, “Türkiye’nin yaklaşımı kardeşlik hukuku çerçevesindedir. Mültecilerden bahsederken kitlesel göç istila gibi terimler değil kardeşlik kavramı kullanılmaktadır: Seç beğen al, şeklinde bir mülteci siyaseti yerine eşrefi mahlukat olarak görülen insan merkezli bir politika benimsenmiştir. Medine tecrübesinden hareketle Ensar muhacir yaklaşımıyla muhacirlerin kendi ayakları üzerine durabildiği, toplumla kaynaşabildiği bir yapı tesis edilmek istenmektedir. Kardeşlerimiz mülteciliğin yalnızlık ve yabancılaşma psikolojisinden çıkmalıdır. Şayet kendilerinin de gayretiyle kalkınma ve birlikteliğin parçası olabilirlersen insanlık adına kendimizi bahtiyar hissedeceğiz. Türkiye nasıl ki Avrupa’daki Türk vatandaşlarının girdikleri toplumla kaynaşmalarını asimile değil entegre olmalarını istiyorsa kendi topraklarındaki mülteciler içinde aynısını istemektedir. Bu çifte standarttan uzak sonra derece insani ve ahlaki bir yaklaşımdır. Yeni bir toprakta hayat bulmaya çalışan genç kardeşlerime yağmurun en şiddetlisi en kara bulutlardan çıkar diyerek umutsuzluğa kapılmamalarını tavsiye ediyorum. Türkiye sizleri için hayata açılan yeni bir penceredir. Bu imkanları çok iyi değerlendirin. Bir gün şartlar değiştiğinde ülkenize döndüğünüzde kazançlarınız kayıplarınızdan fazla olsun. Türkçe öğrenmiş olmak zenginliğiniz olsun. Bir umut bir ufuk projesi inanıyorum ki zaman içinde tüm Türkiye’ye yayılacak ve model bir proje haline gelecektir. Mülteci kadınlarımız eğitimler sonunda aldığı sertifikalar iş kapılarının anahtarları olacaktır. Göç insanlık tarihi kadar eskidir. Tarihten bugüne Endülüs’ten Kırım’a, Kafkasya’dan Filistin’e, Bosna-Hersek’ten Arakan’a, Afganistan’dan Kamboçya’ya nice göç hikayesi yaşanmıştır. İnsanlığın hamuru birbirine karışmış, kaderler birbirine dokunmuştur. Bu sosyal hareketlilik içinde aslolan insanlığın onurunu taşımak çocukların geleceğini karartmamaktır. Bizler devlet ve millet olarak elimizden gelini yapıyor Suriye iç savaşının tarihe bıraktığı bu zorlu yükü omuzlamaya çalışıyoruz. İnşallah bu süreçten insanlığın kazancıyla çıkacağız” şeklinde konuştu.

(İHA)

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.