Üsküdar Zeynep Kamil Hastanesi 1862’de kuruldu ve bulunduğu semte de adını verdi. Ancak bu hastanenin hikayesi biraz farklı. “Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi” adıyla bilinen o yer aslında ölümsüz bir aşka ev sahipliği yapmakta. Mısırda doğan ve İstanbul’da sona eren bir sevginin hikayesini barındırıyor. 18’inci yüzyılın Ferhat ile Şirin’i olarak bilinen Zeynep ve Kamil’in hayatı bir hikaye değil gerçek. İşte 155 yaşındaki hastanenin hikayesi…
Yoksul bir ailenin çocuğu olan Yusuf Kamil, Malatya’nın Arapgir ilçesinde doğdu. Küçük yaşta yetim kalan Yusuf Kamil’i amcası Osman Paşa yanına alarak okuttu. Zeki, becerikli, dürüst ve çalışkan olan Yusuf Kamil, 21 yaşında Divan-ı Hümayun Kalemi’nde katip oldu. Yaklaşık 5 yıl İstanbul’da çalıştıktan sonra Mısır’a Vali Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın sarayına atandı.
Züheyla Zeynep Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın 3 kızından biriydi. Hidiv Sarayı’nın prensesiydi. Kahire’nin yoksullarına yardım eder, elinden geldiğince herkesin dertleriyle ilgilenirdi. Züheyla Zeynep ile evlenmek isteyenler çoktu ancak babası üzerine titriyor, kızına layık birini arıyordu.
Pek çok blogda ve sosyal medyada da yer bulan hikayeye göre kader Yusuf Kamil ile Züheyla Zeynep’i Kahire’de buluşturdu. Katip Kamil, Hidiv Sarayı’nda işe başladıktan sonra Vali Mehmet Ali Paşa ile tanıştı. Kısa sürede gözüne girerek güvenini kazandı. Konuşması ve yazılarıyla Vali Paşa’yı öylesine etkiledi ki bir süre sonra Mısır Hazinesi’nin katibi oldu. Yeni görevi nedeniyle sık sık valinin yanına çıkıyor, kızı Züleyha Zeynep’i görüyordu. İkisi de birbirinden etkilenmişti.
Bir süre sonra Yusuf Kamil, Vali Mehmet Ali Paşa’nın evladı gibi oldu. Hızla rütbe atlayan Yusuf Kamil, 30’lu yaşlarına geldiğinde Albay olmuştu. Bir gün Vali Mehmet Ali Paşa, Yusuf Kamil’i yanına çağırarak, “Zeynep ile birbirinize yakışıyorsunuz, kızımı sana nikahlıyorum” dedi. Dillere destan bir düğün sonrası Prenses Zeynep, Kamil ile nikahlandı.
Ancak sarayla bu evliliğe karşı çıkanlar çoktu. Kim oluyor da bu Kamil denen sıradan bir halk çocuğu Kavalalı ailesinden kız alıyordu. Evlilik o kadar tepki aldı ki Saray’ın huzuru kaçtı. Mehmet Ali Paşa, ortalık yatışsın diye Kamil’i İstanbul’a gönderdi. 1845 yılıydı, Sultan Abdülmecid kızı Adile Sultan’ı evlendiriyordu. Kamil, Mehmet Ali Paşa’nın tebriklerini ve hediyelerini sunacaktı.
Adile Sultan ile Kamil arasında sıcak bir dostluk oluştu. Abdülmecid, Kamil’i Mirimiranlık rütbesine yükseltti. Kamil Mısır’a geri döndüğünde bütün kayınbiraderleri ile Mısır’ın ileri gelen eşraf ve devletlilerini kendisine cephe almıştı.
Bir süre sonra Kamil ile Zeynep’in hayatı kabusa dönüştü. Önce Mehmet Ali Paşa, ardından yerine geçen oğlu İbrahim Paşa öldü. Yeni Vali Abbas Paşa, Kamil’e diş bileyenlerin başında geliyordu. Koltuğa oturur oturmaz Kamil’e boşanacaksın dedi. Direnince Asvan’a sürgüne gönderildi. Hastalandı, doktor istedi verilmedi.
“Ya boşanacaksın, ya zindanı boylayacaksın” dediler.. Tam zindanı boylayacakken, prenses Zeynep’in gönderdiği terliği aldı Kamil. Ve terliğin astarındaki gizli aşk mektubunu okudu. Mektupta, “Hastasın, zindana girme..Seni ömrümün sonuna kadar bekleyeceğim” yazıyordu. Kamil bu satırları okuduktan sonra gönül rahatlığıyla ve hiç tereddüt etmeden kendisine zorla uzatılan boşanma belgesini imzaladı.
Kamil’in sürgündeki üç ayı dolmuştu. Sultan Abdülmecid’i durumundan haberdar etti. Çok sinirlenen sultan Abdülmecid, Mısır Valisi Abbas Paşa’ya sert bir ferman gönderdi. Fermanda “Bizzat kendin Asvan’a gidip, Yusuf Kamil’i sağ salim buraya göndereceksin” yazıyordu. Ferman padişahındı.
Sürgün bitmiş, Kamil İstanbul’a dönmüştü.. Sıra Zeynep’i getirmeye kalmıştı. Yine bir yolunu buldu ve derdini Sultan Abdülmecid’e açtı. Abdülmecid, Abbas Paşa’ya yine bir ferman yolladı, “Tez elden Züheyla Zeynep hanımı İstanbul’a gönder” dedi. Abbas Paşa tez elden gönderdi Prenses Zeynep’i. Yıllar sonra Kamil ile Zeynep nihayet birbirine kavuşmuştu.. Zeynep ve Kamil’e ikinci kez nikah kıyıldı . Damadın şahidi Sadrazam Reşit Paşa, gelinin şahidi ise Şeyhülislam Arif Hikmet Bey oldu..
Üsküdar’da bir yalıya yerleştiler. Zeynep, kocasına kavuşmasının mutluluğuna tutunmuş, iyiliklerini de artırmıştı. Tüm bu iyiliklerin ve aşklarının arasında yaş aldılar. Ama çocukları olmadı. Onlar da birçok yetime ana baba oldu. Sonra Üsküdar Nuhkuyusu’nda bir arsa aldılar ve 100 yataklı bir hastane kurdular. Hastalar burada ücretsiz bir şekilde şifalarını buldu.
Geri kalan her şey de en ufacık bir noktasına kadar düşünülmüştü. Göz kamaştıran bahçesi, külliyesi… Hatta külliyeyi bir de camii ile taçlandırdılar. Hatta zamanı geldiğinde yan yana ölümsüz aşklarıyla yatacakları türbeyi bile unutmadılar…
155 yıl sonra bugün, Zeynep Kamil Hastanesi’nin bahçesindeki türbede Prenses Zeynep ile yoksul delikanlı Kamil yan yana yatmaktadır..